Yetişkinlikteki Psikiyatrik Sorunlar Çocukluk Çağı Travmaları İle İlişki Olabilir

Yetişkinlikteki Psikiyatrik Sorunlar Çocukluk Çağı Travmaları İle İlişki Olabilir
Paylaş

Harvard Üniversitesi’nin araştırması, travmaların yetişkinlikte depresyon ve anksiyete gibi bozukluklara zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti. Uzmanlar, çocuklukta yaşanan travmatik olayların bireylerin ruh sağlığında kalıcı izler bırakabileceğini belirtti.

Çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismar gibi travmatik olayların bireylerin ruh sağlığında kalıcı etkiler bırakabileceği biliniyor. Yapılan araştırmalar çocukluk çağında yaşanan bu tür travmaların, yetişkinlikte depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı bozukluklarına yol açabileceğini ek olarak madde kullanımı ile ilişkili olarak madde bağımlılığı riski oluşturabileceğini söylüyor. Uzmanlar, erken müdahale ve çocukların sağlıklı bir ortamda büyümelerini sağlayacak destek mekanizmalarının önemine dikkat çekti.

Uzmanlar erken müdahalenin önemine dikkat çekiyor

Psikolog Yusuf Altepe

MediaCH Yayın Danışma Kurulu’ndan Psikolog Yusuf Altepe, çocuklukta yaşanan zorlayıcı olayların bireylerin gelecekteki ruh sağlığını etkileyebileceğini belirterek, özellikle fiziksel, duygusal ve cinsel istismarın çocukların güven duygusunu sarsarak gelecekteki ilişkilerinde sorunlara yol açabileceğini ifade etti. Altepe, “İhmal, aile içi şiddet ya da ebeveyn ayrılığı gibi durumlar çocukların ruhsal gelişimini olumsuz etkileyebilir ve gelecekte ruhsal rahatsızlıklara yatkınlık oluşturabilir” dedi.

Bu tür travmaların bireyleri yalnızlaştırabileceğine ve sosyal bağlardan uzaklaştırabileceğine dikkat çeken Psikolog Altepe, erken yaşta sağlanacak destekleyici hizmetlerin ve güvenli bir çevrenin çocukların sağlıklı gelişiminde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Çocukluk çağı travmaları psikiyatrik bozukluklara sebep olabilir

Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, çocuklukta yaşanan travmatik olayların yetişkinlik döneminde ciddi psikiyatrik sorunlara yol açabileceğini ortaya koydu. Özellikle depresyon, anksiyete ve madde bağımlılığı gibi sorunların bu tür maruziyetlerle bağlantılı olabileceği belirtildi. Çalışmanın sonuçlarına göre, Çocukluk çağı cinsel istismarı (ÇÇİ) mağduru kadınların %78’i, erkeklerin ise %82’si yaşamları boyunca en az bir tür ruhsal bozukluk yaşadı.

Amerika Birleşik Devletleri genelinde yapılan araştırmaya göre, ÇÇİ’ye maruz bırakılan bireylerde alkol bağımlılığı, depresyon ve anksiyete gibi sorunlar da daha sık görülebiliyor. Verilere göre, ÇÇİ’ye maruz bırakılan kadınların %15.6’sı hayatlarının bir döneminde alkol bağımlılığı yaşarken, bu oran ÇÇİ yaşamayan kadınlarda %7.6 olarak kaydedildi. Erkeklerde ise ÇÇİ’ye maruz bırakılanların %38.7’sinde alkol bağımlılığı görülürken, bu oran ÇÇİ yaşamayanlarda %19.2 olarak kaydedildi.

Araştırma, ÇÇİ’ye maruz bırakılan kadınların %39.3’ünün, erkeklerin ise %30.3’ünün hayatlarının en az bir döneminde depresyon geçirdiğini gösterdi. Ayrıca, post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) ve anksiyete gibi rahatsızlıkların da ÇÇİ ile bağlantılı olarak gelişebileceği belirlendi.

Bunun yanı sıra, kadınlarda depresyon ve anksiyete gibi 17 psikiyatrik bozukluğun 14’ünün ÇÇİ ile bağlantılı olabileceği tespit edildi. Erkeklerde ise ÇÇİ ile bağlantılı 5 psikiyatrik bozukluk kaydedildi.

Önleyici programlar geliştirilmeli

Psikolog Altepe, bu araştırmanın çocuklukta yaşanan travmaların yetişkinlikte ruh sağlığını nasıl etkileyebileceğini ortaya koyduğunu belirterek, “Bu tür travmatik olayların etkilerini anlamak ve önleyici programlar geliştirmek büyük önem taşıyor. Özellikle sağlıklı bir aile ortamında dahi gerçekleşebilecek bu tür durumlara karşı her çocuğun risk altında olabileceği unutulmamalı” ifadelerini kullandı.

Altepe, çocukların güvenli bir ortamda büyümelerini desteklemek ve erken yaşta sağlanacak rehberlik hizmetleriyle kendini ifade etme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmanın, bu tür travmatik etkileri azaltmada önemli rol oynayabileceğini belirtti.

Altepe, sağlıklı bir ruhsal gelişim için çocukların güvende hissedebilecekleri ve duygularının anlaşılabileceği koşullarda yaşamalarının önemli olduğuna dikkat çekti.

Paylaş