Paylaş
İnsan uzvu şeklinde tasarlanan şekerleme ve atıştırmalıklar, çocukların gerçeklik algısını zedeleyerek korku, kaygı ve şiddetle ilişkili duyguları normalleştirme riski taşıyor. Uzmanlar, bu tür ürünlerin çocukların ruh sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğine dikkat çekiyor.
Yasemin Dikici
Son zamanlarda marketlerde ve sosyal medyada sıkça karşılaşılan insan uzvu şeklindeki abur cuburlar, tartışmaları da beraberinde getiriyor. Özellikle parmak, göz ve beyin gibi vücut parçalarını taklit eden bu ürünlerin, çocukların hayal dünyasında yarattığı olası etkiler uzmanları endişelendiriyor. Peki, masum gibi görünen bu atıştırmalıklar çocukların psikolojisini nasıl etkiliyor? Konu ile ilgili olarak Uzman Psikolog Hüseyin Erol ve Aile Danışmanı Murat Ürgen ile konuştuk. Uzmanlar, bu tür şekerlemelerin çocukların korku, tiksinti ve acı gibi doğal tepkilerini bastırmasına yol açabileceğini savunuyor.
“Çocuğun zihninde kalıcı ve korkutucu imgeler bırakabiliyor”

Uzman Psikolog Hüseyin Erol, insan uzvu biçimindeki abur cuburların küçük yaştaki çocuklarda gerçek ile oyun arasındaki sınırı bulanıklaştırabileceğine dikkat çekerek “Çocuklar, gördükleri her şeyi keşfetmeye ve denemeye çalışır. Bir insan parmağı ya da gözü gibi görünen şekerin ‘yenebilir’ olması, zihinlerinde yanlış bağlantılar kurmalarına yol açabilir” dedi.
Bu ürünlerin çocukların oyun sırasında arkadaşlarına zarar verme gibi tehlikeli davranışlara kapı aralayabileceğini belirten Erol, çocuklarda korku ve kaygı düzeyini artırabileceğine işaret edip şu değerlendirmeyi yaptı:
“Göz veya beyin şeklindeki şekerlemeler, çocuğun zihninde kalıcı ve korkutucu imgeler bırakabiliyor. Böyle bir etki, çocuğun dünyasında şiddeti ve korkuyu sıradanlaştırma riski barındırıyor. Gece kâbusları, uyku düzensizlikleri ve alt ıslatma gibi sorunlar, bu ürünlerin yaygınlaşmasıyla artabilir. Gerçek ile hayal arasındaki çizginin belirsizleşmesi, çocukların şiddeti bir oyun unsuru gibi görmesine sebep olabilir.
Çocukların gelişiminde beden bütünlüğü kavramı önemli. Bu kavramın -şaka- veya -oyun- gibi gösterilmesi, empati duygusunu zayıflatabilir. Bu tür ürünler, başkalarına zarar vermeyi sıradan bir eğlence gibi sunabilir. Başkasının canını yakmayı ya da zarar vermeyi bir oyun gibi algılayabilen çocuk, hem zamanla arkadaşına vurmayı doğal karşılayabilir, hem de kendisine zarar verildiğinde yardım aramayı abartılı bulabilir. Bu da çocuğun şiddeti normalleştirmesine ve kendini ifade edememesine yol açabilir.”
Ailelerin yanı sıra üretici firmaların da bu konuda daha hassas olması gerektiğini vurgulayan Erol, sözlerini “Sadece aileler değil, bu ürünleri tasarlayan ve pazarlayan firmalar da çocukların psikolojisini göz önünde bulundurmalı” uyarısında bulunarak tamamladı.
“Yetişkine komik gelen bir detay, çocuğun hayal dünyasında kabusa dönüşebilir”

Aile Danışmanı Murat Ürgen ise, çocukların sağlıklı besinlere yönlendirilmesi gerektiğini ve empati duygusunu besleyen oyunların desteklenmesinin önemini vurgulayarak, “Çocuğun duygularını açıkça paylaşabileceği güvenli ortamlar yaratmak ve gerçek ile hayali ayırt etmesine yardımcı olmak hem ailelerin hem de toplumun öncelikli görevidir” dedi.
Yetişkinlerin “masum şaka” gibi gördüğü şeylerin çocuklar için ciddi korkular yaratabileceğinin altını çizen Ürgen, “Bir yetişkin için komik gelen bir detay, çocuğun hayal dünyasında kabusa dönüşebilir. Mizah anlayışı yaşa göre değişir ve çocukların hassasiyetleri göz ardı edilmemelidir. Ailelerin, çocuklarının tepkilerini yakından gözlemlemesi ve bu tarz ürünlerin etkilerini hafife almaması gerekir” uyarısında bulundu. M4D