Kız çocuklarının tek dileği okula gitmek…

taşımalı eğitim
Paylaş

Tasarruf tedbirleri kapsamında taşımalı eğitimin kaldırılması, özellikle kırsal bölgelerdeki kız çocuklarının okula devam etmelerini zorlaştırıyor. Aileler güvenlik endişeleri nedeniyle çocuklarını pansiyona göndermek istemezken, birçok kız çocuğu eğitimden kopup erken yaşta evlendirilme riskiyle karşı karşıya.

Kırsal bölgelerde yaşayan öğrencilerin eğitim hayatına devam etmesini sağlayan taşımalı sistemin tasarruf tedbirleri gereğince kaldırılması özellikle kız çocuklarını mağdur etmeye devam ediyor. Kız çocuklarını bekleyen en büyük tehlike ise okullarına devam edemeyip erken yaşta evlendirilmeleri. Kimi aileler çocuklarını pansiyona göndermek istemiyor, kimi aileler de zorla kız çocuklarını evlendiriyor.  Eğitim sorunu yaşayan beldelerden biri de Van’ın Erciş ilçesine bağlı Gedikdibi köyü. Köyde taşımalı eğitim mesafesinin 50 kilometreden 30 kilometreye indirilmesiyle birlikte kız çocuklar okumayı bırakmaya başladı. Köyden ilçeye okul için giden ve pansiyonda kalmak zorunda kalan kız öğrenciler, “Köyde birçok arkadaşımız okulu bıraktı. Aileleri pansiyona göndermek istemedi. Biz okula gitmek istedik, evlenmek istemiyoruz” dedi.

Eğitimden tasarruf olur mu?

Pansiyonda kalan 12 yaşındaki Seda, eğitimine devam etme isteğini vurgularken, yaşadığı zorlukları şöyle aktardı: “Kitap okurken ‘anne’ kelimesi geçince ağlıyorum. İleride avukat olmak istiyorum ama bu şartlarda eğitimime devam edebilir miyim, bilmiyorum. Direneceğim, okula gitmeye çalışacağım ama bu şartlarda nasıl alışacağımı bilmiyorum. Biz yurtta yemek yiyoruz, bir sürü ekmek çöpe gidiyor. Neden bu ekmeklerden tasarruf etmiyorlar da bizim eğitimimizden tasarruf ediyorlar?”

Aynı yaşta olan Merve, taşımalı eğitimin geri gelmesi gerektiğini belirterek, “Yurtta uyurken korkuyoruz, lavaboya gidemiyoruz. Ailemizden ayrı nasıl yapacağız? Sabahları okula gittiğimde sürekli annem aklıma geliyor ve derse adapte olamıyorum. Telefon götürmek yasak olduğu için de konuşamıyorum. Bize bir servis versinler çünkü kız çocuklarının okuması zaten zor. Buradakileri evlendiriyorlar, ben onlar gibi olmak istemiyorum. Ayaklarımın üstünde durmak istiyorum. Hemşire olmak istiyorum ama bu gidişle vazgeçmek zorunda kalacağım” diye konuştu. Nefise, 11 yaşında bir ortaokul öğrencisi olarak, yurtta yaşadığı psikolojik sıkıntıları şu sözlerle dile getirdi: “Ders ortalamam çok iyiydi ama böyle giderse ben artık okula devam edemeyeceğim. Sınıfta bile kalabilirim. Sadece köyümüze servis versinler, biz akşam evimize dönmek istiyoruz.”

“Evlilik yaşı 14’e düşecek”

Veliler ise çocuklardan daha endişeli. Taşımalı sistemin kaldırılmasının erken yaşta evliliklerin önünü açtığını dile getiren veliler, “Kız çocuklarımızı yurtlara, pansiyonlara göndermek istemiyoruz. Her gün bir olay oluyor; çocuklarımızın başına bir şey gelecek diye korkuyoruz. Köyümüze okul servisi verilsin. Eğitimden tasarruf olmaz” ifadelerini kullandı.

Dört çocuğu olan Malik Polat, iki çocuğunu yatılı okula göndermekte zorlandığını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti: “Çocuklarımın güvenliği konusunda endişeliyim. Köyümüzde 20’ye çıkan evlilik yaşı 14-15 yaşına düşecek. Neden biz tekrar geriye doğru gidiyoruz, neden gelişemiyoruz? Şu an köyümüzde 4-5 tane kız çocuğu okula gidemiyor. Bu durum seneye daha çok artacak. Bunun sorumlusu öncelikle devlet büyükleri, sonra biz velileriz. Bu kız çocuklarının hakkı bizden sorulacak. Eğitimden kısıtlama olmaz. Eğitimin önü kapatılmaz.”

“Nasıl uzaklara göndereyim?”

Üç çocuk annesi Sibel Polat, 12 yaşındaki çocuğunun sağlık sorunları yaşadığını ve bu durumun eğitimini olumsuz etkilediğini aktardı. Polat, “Çocuğum merdivenlerden düştü, yanında olamadım. Onları korumak için her an yanımda olmak isterken, onları tek başına nasıl gönderebilirim? Öyle bir döneme denk geldik ki artık kız-erkek fark etmiyor. Gözü dönmüş onlarca cani insan var ve biz çocuklarımızı onlara emanet etmek istemiyoruz. Her an her şeyi başımıza gelebilir” şeklinde konuştu.

Çocuklar da aileler de mağdur

Dört çocuğu olan Emine Gül, kızının psikolojisinin bozulduğunu dile getirerek, “Kızım her gün ağlıyor, ‘gelin beni götürün’ diyor” dedi.

İki çocuğu olan Fatma Sezgin ise çocuklarının kendi ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını belirterek, eğitimde tasarruf yapılmasının son derece sakıncalı sonuçlar doğuracağını vurguladı. Köyün yarısının çocuklarını okula gönderemediğini söyleyen Sezgin, “Geçen yıl taşımalı eğitim vardı; çocuklarımız akşam eve geliyordu ama bu sene tasarruf olsun diye taşımaları da kaldırdılar. Hem aileler hem öğrenciler mağdur oldu. Neden başka yerden tasarruf yapmıyorlar” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Velilerden Süleyman Bedir de kız çocuklarının sağlıklı ve güvenli bir ortamda eğitim alması gerektiğini vurguladı.

“Eğitimdeki eşitsizlik derinleşiyor”

Eğitim Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay, pansiyon ortamlarının güvenlik sorunlarını artırabileceğini, öğrencilerin ideolojik baskı veya dayatmalarla karşılaşabileceğini vurguladı. “Aileler, gündemdeki gelişmelerden dolayı çocuklarını okula göndermekte tereddüt ediyor” diyen Atabay, bu durumun eğitimdeki eşitsizliği daha da derinleştirdiğini ifade etti.

Kız çocuklarının, özellikle kırsal bölgelerde zorla evlendirilme ve toplumsal baskılar nedeniyle eğitimden kopma riski taşıdığını belirten Atabay, hem sivil toplum alanında hem de yerel yönetimlerde, kız çocuklarına yönelik özel çalışmaların yürütülmesi gerektiğini söyledi.

Paylaş