Çocuk Kaybı Oranlarında Dünya Çapında Büyük Eşitsizlik

Çocuk Kaybı Oranlarında Dünya Çapında Büyük Eşitsizlik
Paylaş

Nijer’de annelerin %70’i hayatlarında en az bir çocuk kaybı yaşıyor. Hong Kong’da ise bu oran sadece %0.28. İşte çocuk kaybındaki çarpıcı küresel eşitsizlik...

BMJ Global Health dergisinde yayınlanan “Global burden of maternal bereavement” başlıklı araştırmaya göre, Afrika ve Orta Doğu’daki bazı ülkelerde annelerin yarısından fazlası hayatının bir noktasında en az bir çocuğunu kaybediyor. Araştırmacılar, 170 ülkede annelerin kayıp deneyimlerini analiz ederek, çocuk ölüm oranlarının düşmesine rağmen, annelerin yas deneyimlerinin çok farklı boyutlarda olduğunu ve coğrafi dağılımındaki eşitsizliği ortaya koyuyor. Yani annelerin yas deneyimleri sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda küresel bir eşitsizliğin göstergesi.

Araştırmaya göre, ABD, Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde çocuk kaybı yaşayan 20-44 yaş arası annelerin oranı %1’in altındayken, Afrika’nın çoğu ülkesinde bu oran %20’yi aşıyor. Dahası, 45-49 yaş grubundaki annelerin büyük bir kısmı ölen bir çocuğun yasını tutuyor. Nijer’de annelerin %70’inden fazlası hayatlarında en az bir çocuk kaybı yaşamış durumda.

Araştırmacılar, ebeveyn yasının sadece duygusal bir kayıp olmadığını, annelerin ruhsal ve fiziksel sağlıkları üzerinde uzun vadeli etkiler bıraktığını da belirtiyor. Çocuk kaybı, annelerin depresyon riskini artırıyor, hatta bazı durumlarda travma sonrası stres bozukluğuna yol açabiliyor. Özellikle sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu ülkelerde, bu annelerin psikolojik destek alma ihtimalinin oldukça düşük olduğu vurgulanıyor.

Araştırma, dünyadaki annelerin çocuk kaybını deneyimleme olasılığının 100 kat fark edebildiğini gösteriyor. Hong Kong’da bir annenin bebek kaybı yaşama ihtimali %0.28 iken, Sierra Leone’de %30.33. Bu, Sierra Leone’deki bir annenin Hong Kong’daki bir anneye göre çocuğunu kaybetme ihtimalinin 108 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar, ebeveyn yasının ruhsal sağlık üzerindeki etkilerinin dünya çapında daha fazla ele alınması gerektiğini vurguluyor. Çocuk kaybının sadece bir istatistik olmadığını, bu yasın özellikle anneler üzerinde uzun vadeli etkiler yarattığını belirtiyorlar. Psikolojik destek programlarının yaygınlaştırılması ve bu annelere yönelik sağlık hizmetlerinin artırılması önemli adımlar olarak görülüyor.

Araştırma ile ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Paylaş